Haber Kameramanlığı 4 8

viagra coupons from manufacturer

viagra coupon

viagra prodej

viagra cena na predpis open

amitriptyline application

amitriptyline hydrochloride 25 mg website

Çok eski yıllarda Kızılderililer dumanla iletişim kurarlarmış. Sonra yazı çıkmış. Yazı epey bir saltanat sürmüş. Derken günlerden bir gün radyo icat edilmiş. Düğmesini çevirdiğiniz anda sözler duyulmaya başlamış. İnsanları büyülemiş. İletişimde çağ atlanmış. Radyonun saltanatı yazı kadar uzun olmamış. Çok geçmeden sözü ve görüntüyü bir araya getiren o muhteşem alet, televizyon ortaya çıkmış. Televizyon çok kısa bir zamanda bütün evlerde ve iş yerlerinde başköşeye oturmuş. Bu sihirli aletten çıkan görüntüler ve görüntüye destek olan sözler herkes tarafından kabul gören en önemli kaynak haline gelmiş. Görüntünün gücüyle kitleleri peşinden sürüklemiş. Toplumları, alışkanlıkları etkilemiş.

Televizyon haberciliğinin olmazsa olmazı görüntüyü üreten haber kameramanları nasıl bir mesleği icra ederler bundan bahsedelim.

Televizyonculuk bir ekip işidir. Ekibin her elemanı kendine has katkılar sunar. Biz burada haber kameramanının sağlayacağı katkıdan bahsedeceğiz. Göreve gitmeden önce haber merkezlerimizde yapılan toplantılarda görevin incelikleri ile ilgili konular üzerinde görüş alışverişinde bulunabiliriz. Bunun yanı sıra görev esnasında muhabir arkadaşımızla da fikir alışverişinde bulunabiliriz. Ama bazen gelişen ani bir olay olduğunda iş tamamen haber kameramanının inisiyatifine kalır. Bu gelişme 3-5 saniye sürebilir veya panik yaratan bir gelişme olabilir. Hayati tehlike içeren bir gelişme de olabilir, herkes canının derdine düşebilir. En önemlisi hiç kimsenin fark edemediği sadece bizim fark ettiğimiz bir gelişme olabilir. Örnekleri çoğaltabiliriz. Sonuç olarak kimsenin sizi yönlendiremeyeceği durumlar olabiliyor. İşte burada tamamen kendi inisiyatifimizle, kendi bilgimizle, kendi görgümüzle, kendi çabukluğumuzla, cesurluğumuzla, vs. tespit ettiğimiz olayın görüntüsünü toplarız. Burada kamuoyu tamamen bizim yeteneklerimiz çerçevesinde bilgilenir.

Biraz daha devam edelim, renkli bir meslektir haber kameramanlığı. İçinde her meslekten parçalar bulunmaktadır. Nasıl mı? Birkaç örnek verelim. Yangına gittiğimizde itfaiyeci oluruz. Nerde durmamız gerektiğini, ne tür risklerle karşı karşıya olabileceğimizi bilmemiz gerekir. Savaş bölgelerine gittiğimizde asker oluruz. Siper alırız. Kurşunun nereden geleceğini, bombanın nerelere düşebileceğini kestirmeye çalışırız. Nerelerde güvenli kalabiliriz, karnımızı nasıl doyururuz, vs. hepsi için tedbirlerimizi almak zorundayız. Avukat oluruz. Mağdurların hakkını ararız. Her işten az da olsa anlamalıyız.

Bir detayı göstermek için bazen ölürüz, bazen yaralanırız, bazen de dayak yeriz. Bu risklerle ne derece karşı karşıyayız? Bununla ilgili son derece çarpıcı bir örnek var..18 yıldır TRT Haber Merkezi’nde görev yapmaktayım. TRT haber kamera servisine yolunuz düşerse duvarda “şehitlerimiz” yazan bir plakanın altında 5 tane çerçeve asılıdır. Bu çerçevelerde görevleriyle ilgili bir aktiviteyi yerine getirirken kaybettiğimiz meslektaşlarımızın fotoğrafları vardır. Bu çerçevelerde fotoğrafları olan meslektaşlarımızla çalıştım. Burada şunu anlatmak istiyorum. En fazla 50-60 kişinin aktif görev yaptığı haber kamera servisinde beş şehit. Durumun vahametini düşünebiliyor musunuz? Meslek hayatı boyunca ölme riskimiz % 10. Bu sadece hayatını kaybedenlerin oranı. Peki ya kaza geçirenler. Türkiye’de mesleğimizin ilk temsilcilerinin olduğu, TRT Haber Kamera servisindeki kameramanlarla yaptığım bir anketin sonuçlarına göre elde ettiğim veriler şu şekildedir. Görev esnasında kaza geçirenlerin oranı %85, yaralananların oranı %80’dir. Meslek hastalıklarına yakalananların oranı da % 75 civarındadır. Sanırım dünyada hiçbir meslekte bu korkunç oranlara rastlayamazsınız. Peki, neden böyle sonuçlara katlanırız. Ünlü olmak için mi? Hayır. Kaç tane ünlü haber kameramanı tanıyorsunuz? Biz televizyonun tanınmayan yüzüyüz. Kamera arkasıyız. Bu tip risklere girerek aldığımız görüntüler sayesinde maaşımız mı artar? Hayır, böyle bir şey de yok. Nedir o zaman bu? Cevap vereyim, her meslektaşımızın kalbinin derinliklerinde yatan görünmeyeni, saklananı görerek insanlara gösterme aşkından başka bir şey değil. Bunu başardığımız anda dünyanın en mutlu insanı biz oluruz. Ha bu arada yukarıdaki korkunç oranlara rağmen, dünyaya bir daha gelsem aynı mesleği yapmak isterdim diyenlerin oranı ise %95’dir.

Rakamlarla sizi sıkmak istemiyorum ama yaptığım bu mülakatlarda çok çarpıcı rakamlar var, bunları da paylaşmak istiyorum. Haber kameramanları meslek hayatı boyunca ortalama iki milyon km mesafe kat ediyorlar. Yaklaşık 70-80 farklı ülkede çalışma fırsatı buluyorlar. Ortalama on civarında savaş görüyorlar. Bulundukları görevlerin büyük oranı tarihe yön veren olaylardan oluşuyor. Bu yüzden anılarını yazmaları ilerde tarihçilere çok büyük destekler verebilir. Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.

Atlanmaması gereken bir özelliğimiz ise sanatçı yönümüzdür. Bu görüntüleri rastgele çektiğimizi kimse söyleyemez. Çerçeve, ışık, filtre, ses vs. gibi 7. Sanat’ın gerektirdiği tüm bilgileri bilir ve uygularız. Görüntülerimizi toplarken her ne koşulda olursak olalım, bu bilgilerimizi kullanırız.

 

 Belki bilmeyenler vardır. Medya işletmelerini diğer işletmelerden ayıran en önemli fark şudur. Üretim zincirinin en altındaymış gibi görev yapan, sokağa çıkıp ürünü toplayıp getiren kameraman, foto muhabiri, TV ve gazete muhabiri gibi meslek sahiplerinin kalitesi, o işletmenin kalitesini doğrudan belirler. Diğer işletmelerde üretilen mal ve hizmetin kusursuz olması için tepe yöneticiden aşağıya doğru uzanan bir üretim zinciri vardır. Diğer işletmelerde tepe yöneticinin oluşturacağı kusursuz bir üretim zinciriyle, uygun yapılandırmayla hatasız ürüne ulaşılabilir. Ama medyada ürünü zincirin en başında görev yapan kameraman, foto muhabiri, TV ve gazete muhabiri gibi meslek sahipleri getirir. Nitelükli ürün gelmezse, tepe yöneticinin yapacağı hiç bir şey yoktur.

Yazar : Celal ÇEVİRGEN

Facebookda Paylaş

Diğer Tasarım Konuları