Darülaceze Başkanı - Nevzat BAYHAN 2 8

buy abortion pill online usa

abortion pill online usa

blodtryksmedicin amlodipin

amlodipin

otc inhaler cvs

over the counter asthma inhalers

Nevzat Bayhan’ı gönül adamı olarak biliyoruz. Bize Nevzat Bayhan’ı tanıtır mısınız?

1961 Yılında Adıyaman’da doğdum. İlköğrenimimi memleketim olan Adıyaman’da, ortaöğrenimimi Kahramanmaraş’ta tamamladım. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Mühendislik Fakültesinde tamamladım. Aynı üniversitede Ekonometri dalında doktora çalışması yaparken, kazandığım bursla ABD’ye gittim. Orada Rutgers Üniversitesi’nde dil eğitimi aldım, Stevens Institute of Technology’de ise yüksek lisans ve doktora çalışmaları yaptım.

Öğrencilik yıllarınızdan beri çeşitli medya kuruluşlarında kültür-sanat ağırlıklı programlar gerçekleştirdiniz; editörlük, köşe yazarlığı, yapımcılık, sunuculuk ve üst düzey yöneticilik yaptınız. Birçok ödül ve plaketler aldınız. Bize biraz bu çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

Evet, bu çalışmaların sonucunda; 2005 yılında “En İyi Kültür Sanat Kurumu Ödülü”, 2006 yılında “Hacı Bektaş-ı Veli Ödülü”, kurmuş olduğum Kültür A.Ş. Yayınları ile 2009 yılında “ESKADER, En İyi Kamu Yayıncılığı Ödülü” , 2010 yılında Türkiye Yazarlar Birliği “En İyi Kamu Yayıncısı Ödülü”, “Avrupa Büyük Kültür Ödülü”, “Uluslararası Millenium Ödülü”, İstanbul’un hafızasını oluşturma adına başlattığım İstanbul’un Yüzleri serisiyle “En İyi Ansiklopedik Eser Ödülü” ve 2011 yılında “GAP Oskarları Yılın En İyi Bürokratı Ödülü” ve yine aynı yıl “Yılın Pozitif Kültür Adamı Ödülü”nü aldım. Bu arada gerçekleştirmiş olduğumuz Seyyar Kitap projesiyle ülkemizde ve ülkemiz dışında kamuoyundan büyük övgü ve beğeniler aldık. Sponsorların desteği ile basılan yaklaşık bir milyon kitap hala elden ele dolaşmakta. Bunun yanında sesli kitaplarla da bu yöndeki eksiklikleri giderme adına bir katkı sağlamak istedik.

60’a yakın kültürel ve sanatsal çalışmalar gerçekleştirdim ve 2009 yılında da Hürriyet Gazetesi tarafından “Yılın En İyi Kültür Bürokratı” seçildim.

2011’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş tarafından yaptığım çalışmalardan ötürü “Fahri Kültür Büyükelçisi” olarak ödüllendirildim.

Altı senelik İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürlüğü görevimden sonra, İBB Başkan Kültür Danışmanı olarak devam ettim. 2012 yılında başlamış olduğum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Darülaceze Başkanlığı görevimi sürdürmekteyim.

Turizm Geliştirme Vakfı, Yedirenk Sanat Vakfı, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırmaları Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi, Medya Etik Konseyi, Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği, Basın Yayın Meslek Birliği, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği gibi çeşitli sosyal ve kültürel derneklerde kurucu, yönetici ve üye olarak bulunmaktayım.

Şiir Derneği’nin kurucu başkanlığını sürdürüyorum; Uyuşturucuda Harlem Modeli (1997), Tarih Boyunca İlim ve Din (kolektif) (1998), Bir Gazetecinin Hac Defteri (1999), Deprem Rehberi 2001, Kültür Yorumları (2009), Uyuşturucu­Bağımlılık Afeti ve Sorunları (kolektif) (2009), Batı’ya Akan Nehirler (2010), Kültürün Renkleri(2012), Yürekten Kaleme Sızanlar (Şiir)(2012), Bilimler Tarihi’nde Zirve İsim Prof. Dr. Fuat Sezgin (2013) olarak sosyal ve kültürel konularda on kitabım yayımlanmış durumda. Evliyim ve dört çocuk babasıyım.

Darülaceze’nin giderleri kimler tarafından karşılanmakta?

Darülaceze Başkanlığı, genel bütçeden pay almamaktadır, özel bütçeye ve tüzel kişiliğe sahip bir kurumdur. Buraya Genel Hayırsever vatandaşların bağışları, Darülaceze’ye ait gayrimenkullerin kira gelirleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin tahsil ettikleri Eğlence Vergisi Geliri’nin % 10’u ve diğer gelirler kurumun bütçesini oluşturmaktadır.

Darülaceze herkesin isim olarak bildiği, lakin çok da fazla ziyaret ettiği bir yer değil. Neler yapıyor Darülaceze?

Özetle Darülaceze; devletin ve milletin ele ele verip oluşturduğu şefkat halesinin kimsesizler üzerindeki yansımasını temsil etmektedir. Din, dil, ırk, renk, cinsiyet farkı gözetmeksizin, dünyaya birlikte yaşama sanatının nasılının ve niçininin mesajını sunmaktadır.

Bir yılda yüze yakın kültürel ve sanatsal etkinlik gerçekleştirerek kuruma ilgi çekmeye çalıştık. Kurumun bu farklı yüzünü medyamız binlerce haberle halkımıza duyurmuş oldu. Bu vesileyle gerek ziyaretçi sayısında gerekse de bağışlarda ciddi artışlar oldu.

Darülaceze kendisine “Yaratandan dolayı yaratılana saygı” misyonunu edinmiş bir kurum. Bunu dışarıdaki insanlara nasıl ifade etmekte?

Darülaceze ismini çoğumuz duymuşuzdur, ama çoğumuz gidip bu müstesna dünyayı ziyaret etmemişizdir. Orada ne oluyor, kimler kalıyor, bu tarihi şehir nasıl ayakta durmaktadır, gelirleri nereden gelmektedir… Gündelik yaşamın keşmekeşi içinde nefes almaya bile vakit bulamadığımızı her fırsatta dile getiren bizler, yaşadığımız şehri şehir yapan değerlere de maalesef fazla zaman ayıramamaktayız.

Kapısından içeri girdiğiniz andan itibaren şehirle bağlantınızın koptuğu bu mekân, sizi giriş bölümünde bulunan “HOŞGELDİNİZ” yazısıyla karşılıyor. Özenle düzenlenmiş bahçenin her noktası, her ağaç, her taş size muhteşem hikâyeler fısıldar. Tarihi dokunun o kendine has havası sizi adeta büyüler. Bâb-ı Şefkat’ten girmişsiniz, bu girişle şefkatin bütün kılcallarınızdan sızdığını hissedersiniz. Başkanlık Makamı’nda bulunan ve hala kullanılan masa bile bizzat Abdülhamid Han’ın kendisinin yapmış olduğu bir masadır ve her bir eşyanın o dönemin canlı tanıkları olduğunu görünce bir çırpıda fark edersiniz.

Darülaceze’den kimler faydalanabilir?

Darülaceze Nizamnamesi’ne göre; Darülaceze’ye ancak İstanbul’da doğmuş veya en az 5 seneden beri devamlı İstanbul’da oturmakta olan çalışma gücünü kaybetmiş, bakıma ve korunmaya muhtaç kimsesiz fakirler; geçinebilecek kâfi mala malik olmakla beraber, çalışamayacak durumda olanlardan kanunen bakmakla mükellef kimsesi mevcut olmayan 18 yaşını doldurmuş sakat, güçsüz ve yaşlılar, 0-3 yaş grubu kimsesiz çocuklar ve koruma altında olan çocuklar, çocuklarının kendilerine bakamayacak durumda olduklarını mahkeme ilanı ile belgeleyenler, sağlık bakımından diğerine bakamayacak durumda olduklarını, devlet hastanelerinden alacakları sağlık kurulu raporuyla tespit ettiren evli kişiler, herhangi bir bulaşıcı hastalığı ve akıl hastalığı olmayan kimseler faydalanabilirler.

Siz Darülaceze’de işe başladıktan sonra oradaki insanlar ile münasebetiniz sonrasında hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?

Burada hizmet vermek benim için büyük bir lütuf. Annem ve babam sizlere ömür. Onların yokluğunu hep hissettim. Annem vefat edince uçurumun kenarında hissettim kendimi. Arkalığı olmayan bir arabada seyahat ettiniz mi, bilmiyorum; bir yere tutunmaya çalışırsınız, fakat sürekli düşme ihtimaliniz vardır. Annemi ve babamı kaybedince böyle bir hisse kapılmıştım. Çok şükür buraya geldik, Allah bize 500’e yakın anne­baba nasip etti. Onlara sarılıyorum sürekli, başlarını okşuyorum. Onları öpüyorum, onlar gözyaşlarına boğuluyorlar. Bu tarifsiz bir duygu benim için çok önemli. Her şeyden önce burada kendilerini güvende hissetmeleri gerek. Arkadaşlar sağ olsunlar iyi çalışıyorlar. 450 insan burada barınan 550 kişiye 24 saat hizmet veriyor. Hiçbir şeylerini eksik etmezler. Bir idareci olarak masa başında olmayı hiçbir zaman sevmedim, ben sahada olmanın idareciler için çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sahaya çıktığınızda farklılıkları, detayları çok daha net gözlemleyebiliyorsunuz.

Darülaceze, Osmanlı vakıf anlayışının en mümtaz örneklerinden biridir. Abdülhamid Han buranın işleyişinin mükemmel bir şekilde sürdürülmesi için Kurumun idari sorumluluğunu doğrudan kendisine bağlamıştır. Bildiğimiz kadarıyla Kurumun kendine ait bir nizamnamesi var, buna anayasası bile denilebilir. Bizleri biraz bu konularda bilgilendirir misiniz?

Kurulduğu dönemde doğrudan padişaha bağlıdır. Özel bir kanunla yönetilmiş. Müdürü sultan tarafında tayin edilir ve sultana bağlı çalışır. Ayrıca o dönemde buraya gönderilen müdürler muhakkak sadrazamlık yapmış kimselerden seçilmiştir. Ali Fuat Paşa, Rıfat Paşa, Memduh Paşa bunlardan bazılarıdır. Daha sonra Şehremaneti’ye yani Belediye’ye bağlanmıştır. Şehir Emini yani bu günkü manasıyla Belediye Başkanı. 1920’li yıllara kadar şehremanetinde kalıyor. Ardından Ankara’da hükümet kurulunca, bu defa oraya bağlanıyor. 1923’te Sağlık Bakanlığı’na, 1924’te ise İstanbul Belediyesi’ne bağlanıyor ve 1999 yılına kadar Belediye’ye bağlı olarak yönetiliyor. 1999 yılında İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan kurum, 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlanıyor. Ben de 2012 Haziranında Bakanlık tarafından Darülaceze Başkanı olarak görevlendirildim.

Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han tarafından kurulan Darülaceze, tam 118 yıldır kesintisiz hizmet veriyor. Başbakanımız ve Bakanımızın şefkatli himayelerinde, meclis üyelerimizin ve çalışanlarımızın gayretli çalışmalarıyla toplumumuzun hiçbir bireyine ayırım yapmaksızın 24 saat hizmet vermeyi sürdürmektedir.

Doğrusu, böyle bir mekânı görsün, incelesin, ecdadın eserlerini ve bu eserlerin sosyal veya kültürel yönünü bizzat kaynağından duysunlar diye gelip buraları görmeleri için özellikle gençlerimizi teşvik etmeliyiz. Eşsiz tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze doyumsuz bir yolculuk yapmaları için halkımız bu kurumu görmeli. Bu konuda TR’de Marka’nın ciddi katkıları olacağına inanıyorum.

Son olarak TR’de Marka okuyucularına ne söylemek istersiniz?

TR’de Marka muhteşem bir dergi, emeği geçenleri kutluyorum. Bu dergide Darülaceze gibi ihtişamlı bir kurumun konu ediliyor olması bizleri onurlandırıyor. Bu ince düşüncelerinden dolayı dergi yönetimine teşekkür ediyorum.

Yazar : TR'de MARKA Röportaj

Facebookda Paylaş

Diğer Tanıtım Konuları