Adriyatik'in Sessiz Kraliçesi; Venedik 5 7

buy abortion pill online

buy abortion pill online tecomed.es

furadantin

furadantin qualineer.se

mixing ibuprofen and weed

mixing viagra and weed

sertraline 50 mg and alcohol

sertraline and alcohol

Adriyatik'in Sessiz Kraliçesi; Venedik

Mahşerin Dört Atlısı ile yankılanan nal sesleri…

Çılgın bir kalabalık içinde nahif bir yalnızlığın iç çekişi…

Hayallerin ve aşıkların kenti…

Gündüzleri yaşam dolu, akşamları ise kimsesiz ve hüzünlü!

Gondoldan eğilip suya baktığınızda, yüzünüz yansımayacak orada. Şaşkınlığınızı parmak

ucunuza sürüp, dokunacaksınız bu ağır ve yeşil güzelliğe… İşte o zaman, 13’üncü yüzyıla

uzanacak elleriniz, San Marco’nun ayak izlerini takip ederken…

Montaigne ile sohbet edeceksiniz, hayata dair… Dostoyevski kulak misafiri olacak size.

Geçmişe süzülürken, kol kola gireceksiniz sevgilinizle. Ve ilk defa ruhunuza açılan bir

pencereden bakacaksınız hayata… Aşkın doruğunda içeceksiniz en güzel şarabınızı…

Hayyam’dan dökülen bir rubai olacak, sudan çıkan elleriniz… Adriyatik’in sessiz kraliçesi

göz kırpacak size günbatımı yaklaştığında…

Sudan doğmuş yaşlı sarayların arasında Anadolu’ya akmanın zamanı geldiğinde ise, Venedik’in her metrekaresinde sizin de bir suretiniz kalacak.

Tren istasyona usulca yaklaştığında ılık bir rüzgar okşuyor teninizi, sizi bir rüyaya davet ediyor. İstasyondan çıktığınızda ise Venedik; kıvrım kıvrım beline dolanan Büyük Kanal’ı, aksi motorları, gondolları, tenteli lokantaları, kartpostalcıları, daracık kanalları, ufacık köprüleri, görkemli sarayları, sulara sarılan salkım saçak çiçekleri, gökyüzüne ‘hodri meydan’

diyen kuleleri ile sizi aşk’a çağırıyor… Adımınızı ilk attığınızda kenti avcunuza alır gibi olsanız da, birkaç adımda Venedik’in avuçlarına bırakıyorsunuz ruhunuzu. Onun ellerinde yükselerek kuşbakışı seyrediyorsunuz, tarihin doğa ile dans ettiği bu görkemli manzarayı. Alışıveriyorsunuz farkında olmadan; bir gondola yaslanıp, tarihin aşk ve sihirle

bezenen kaldırımlarına takılıyor gözleriniz; küreklerin çıtırtıları kulaklarınızda… Ve başlıyorsunuz Venedik’i keşfe…

Maskeler Kenti

Venedik sanki bir cam cümbüşü içinde yüzen lüks bir otel gibi bakıyor gözlerinizin içine. Vitrinler, gözlerinizi kamaştıran bin bir renkli kristaller, cam eşyalarla süslenmiş. Tabii pullu boncuklu, altın yaldızlı, kedi gözlü, davetkar, korkutucu, baştan çıkarıcı ve bir öyküsü olan

maskeler de her tarafta çıkıyor karşınıza… Dük, beğendiği kızı kaçırır, tecavüz eder, ancak yasalardan kaçamaz. Kent halkı, onu idama mahkum eder ve ölümünü seyretmeye de,  maskeler takmış olarak gelir. O günden bu yana maskeler kentidir Venedik. Adaletin, herkesin kanun önünde eşit olmasının gereği olarak yapılan bu ibret verici olay ise Venedik halkında bambaşka bir geleneğin başlangıcı olur; karnaval geleneğinin… Bu geleneğin temelinde, geçmişte sosyal sınıfların arasında ilişkileri düzenleyen kuralların karnaval sırasında unutulması, yüzlere takılan maskeler sayesinde kişinin kimliğini gizleyip, gündelik yaşamı dolduran boğucu kurallardan sıyrılması düşüncesi yatıyor. Karnavalda herkes ruhunu serbest bırakıyor; içinden geleni yapıyor.

Büyük Kanal

Venedik, 118 adacıktan oluşuyor. Bu adacıkları kendisine sokak görünümü veren 170 kanal birbirinden ayırıyor; ama ayrılığın hüznüne dayanamayan birbirinden sevimli ve romantik görünümlü 400 köprü, bu adacıkları birbirine bağlıyor, sevenleri birleştiriyor. Venedik’in

ana caddesi ise Büyük Kanal… Kenti bir ‘S’ şeklinde ikiye bölüyor. Bu nedenle de en çok köprüye, 4 kilometre uzunluğunda, 30-70 metre eninde olan bu kanaldan geçerken rastlıyoruz. Büyük Kanal’ın her iki yanı ise ortaçağ sarayı ve kiliseleri ile dolu.

Son Bakış

Venedik’teki köprülerin birçoğu yaşanmış öykülerle yüklü. Bunlardan birisi var ki tam bir hasret köprüsü; Sospiri… Anlamı özlem ya da iç çekiş… Öyküsü hayli acıklı bu köprünün…

Nedeni ise mahkumların hüküm giydikleri Dükalık Sarayı ile cezalarını çekecekleri Venedik Cumhuriyeti Hapishanesi’ni birleştiren köprü olması. Ölüm cezasına çarptırılan ya da ömrünün sonuna kadar bu rüya kenti Venedik’i bir daha hiç göremeyecek olan mahkumlar, bu köprüden son bir kez Venedik’e bakarmış. Üzüntülerini, özlemlerini ve pişmanlıklarını, derin bir iç çekerek Venedik’e haykırırlarmış. Bir diğer ilginç köprü de Tette. Tette Köprüsü, eski dönemlerde hafif meşrep kadınların oturduğu bir bölgedeymiş. Bu hanımlar, cam önlerinde çıplak göğüslerini sergileyerek oturdukları için köprüye bu ismin verildiği söyleniyor.

Yarış Atları

Hemingway, Venedik’in gizeminin saklı olduğu gondolları yarış atlarına benzetir. Çünkü

bu gondolları idare edenlerin dilleri de özel terim ve kelimelerle dolu. Geniş şapkaları, çizgili

gömlekleri ve daracık kanallarda savurdukları tek bir kürekle, birbirlerine değmeden ustaca

idare ediyorlar atlarını. Venedik’in sırrı bu gondollarda gizli. Bir yanda sevgiliniz, bir yanda daracık kanalların içinde süzülerek yankılanan Venedik şarkıları. Bir akerdeoncu ve tenoru da davet ederseniz, size tüm içtenliğiyle eşlik eden, Venedik’in öykü dolu her metrekaresinin şarkıları… Bu gizemli öykülere kulak kabartan yarış atınız ince kanallar arasında kanatlanırsa hiç şaşırmayın. Çünkü sizi Adriyatik’in Sessiz Kraliçesi’nin yanıbaşına götürüyor. Sadece

gözlerinizi kapatın ve kendinizi Venedik’e bırakın.

San Marco

Venedik'in kalbi, San Marco Kilisesi ve yine aynı azizin adıyla anılan önündeki meydanda atıyor. Dünyanın en güzel meydanlarından biri olan San Marco, üç tarafı kemerli binalarla

kaplı. Bir yanda tüm görkemiyle hayranlık uyandıran Bazilika, hemen arkasında yanıp

yıkılmasına rağmen yeniden hayat bulan Dükalık Sarayı ve ünlü Çan Kulesi… Ve

akreple yelkovanın yarışmadığı, Venedik melodilerinin yüzlerce güvercinin kanat

çırpınışına karıştığı bir melodi… Tarihi soluyabileceğiniz, insanlara, kuşlara ve yapılara bambaşka bir gözle bakabileceğiniz üçüncü bir boyut… Bu meydanda bir kafeye oturun ve Venedik’in geçmişinin ipuçları ile sessizliği yakalayın. İnanışa göre, dört İncil yazarından biri olan San Marco, Venedik'te bir rüya görür. Rüyasında bir melek, kendisine, bu kentte huzur bulacağını söyler. İşte bu rüyanın gerçekleşebilmesi için, 828 yılında Aziz Marco'ya ait olduğu sanılan kutsal kalıntılar, Mısır'ın İskenderiye kentinden Venedik'e kaçırılır ve San Marko Kilisesi'nin yapımına başlanır. Beş büyük kapıya sahip iki katlı kilisenin terasında bulunan ve "Mahşerin Dört Atlısı" olarak anılan bronz at heykelleri ise 1204 yılında Venedik'e çok tanıdık bir yerden gelmiş. İstanbul'dan!

Günbatımında Hüzün…

Ne trafik keşmekeşi, ne egzoz dumanı, ne de korna gürültüsü… Tüm bunların uzağındadır Venedik. Sokakları ince kanallar, arabaları ise gondollardır. Gündüzleri yaşam dolu, akşamları ise çılgın bir kalabalık içinde nahif bir yalnızlığın iç çekişidir… Çünkü günbatımında hüzün çöker Venedik’e… Tüm gondollar uykuya dalar. Kürek sesleri donakalır, sular sessizleşir… Sahipsiz gibi tek başına kalır kent. Yalnızlığını paylaşmaz kimseyle. Sadece yüzüne yansıyan kızıl hüznü görmenizi ister. Sizden tek istediği,

kafelerden gökyüzüne yükselen melodilere kulak vermenizdir. O an ise içinizden geçen tek bir cümle vardır: “Keşke Adriyatik’in Sessiz Kraliçesi’ni tuvale yansıtabilsem!”

NEREDE KALINIR?

Palazzo Gritti

Büyük Kanal'a bakan odalarıyla, ünlülerin oteli. Santa Maria del Giglio, San Marco 2467 041) 794611

Europa e Regina

Görkemli Venedik stili döşenmiş otelin bütün avizeleri yine Venedik kristalinden. Calle argo XXII Marzo, San Marco 2159 (041) 5200477

NASIL GİDİLİR?

Havayolu 

Venedik'in yegane havalimanı 13 km uzaklıkta bulunan 'Marco Polo' havalimanıdır. Venedik'e en yakın ikinci havalimanı Bologna Havalimanı’dır.

Denizyolu

Denizaşırı ülkelerden gemi ile gelen yolcular genellikle Venedik limanından giriş yaparlar. Santa Lucia Tren istasyonu ile süper hızlı ‘Eurostar’ veya birçok şehri birbirine bağlayan ‘Intercity’ vasıtası ile Avrupa şehirlerine giden veya oralardan gelen mükemmel bir tren ağı bulunmaktadır.

Karayolu

Otomobil ile seyahat edenlere, Mestre'deki veya Lido di Venezia'daki otelleri tercih etmeleri tavsiye edilir. Günübirlik ziyaret için, vasıtalar tren istasyonun da bulunduğu Tronchetto'ya bırakılarak şehir merkezine tekneler ile veya yürüyerek ulaşılır.

Yazar : Aydoğan YÜCE

Facebookda Paylaş

Diğer Tema Dışı Konuları