Bir Savaş Sanatı Go 6 2

fluoxetine

fluoxetine website

symbicort asthma dose

symbicort inhaler

cialis online

cialis

Bir Savaş Sanatı Go

Satranç bir strateji oyunuysa, GO savaşın ta kendisidir...

 

İki komutanın bir bölgeyi kontrol altına almak istediğini düşünün. Bunun için önce gözetleme kulelerini dikerler, ardından kendileri için güvenli bir pozisyon belirlerler. Amaç, karşı tarafı yakıp yıkıp parçalamak, onu tamamen ortadan kaldırmak değildir; onun karşısında avantajlı bir konuma geçmek, kendi taşlarınızla gücünüzü ortaya koymak ve gücünüze artış kazandırmaktır. Sadece günlük yaşamınızdaki rekabet savaşları değil, sokağa çıktığınızdaki insan ilişkileri de kare bir tahtanın üzerinde oynanan Go’nun simgesi gibidir. Bazı kaynaklarca Çin’de doğduğu söylense de ilk defa M.S.735’te Japonya’ da halka sunulan Go, 1600 yıllarında Japon askeri okullarında zorunlu bir oyun olarak yer alıyordu.

 

Bu oyuna şimdiye dek “Akıl Oyunları, Pi” gibi filmlerde ya da Trevanian’ın Şibumi adlı kitabının satırları arasında denk gelmiş olabilirsiniz. Birazdan bahsedeceğimiz oyunun kurallarının basitliğine de aldanabilirsiniz; ama kuralların basitliğinin yaşamınızı sürdürmeniz için yeterli olmadığı gerçeğinden de bahsedeceğiz. Go’da oyuna devam ettiğiniz her hamle; okuyup, çalışıp, büyüyüp, konuşup, kavga edip, aşık olup, yaşlanıp, terfi aldıkça ya da çocuğunuz hastalandığında alnınızda oluşan çizgilerle hayatınızı biçimlendiren karmaşaya dalmak gibidir. Satranç ve benzeri strateji oyunlarıyla karşılaştırılması çok da söz konusu değildir aslında. Gerekli hesaplamalar yapıldığında satrançta toplamda 400 hamle olasılığından, Go’da ise 129.960 hamle olasılığından bahsediyoruz. Yani hamle çeşitliliği o kadar çoktur ki bir Go oyuncusunun ustalaşma evresi ömrünün sonuna kadar sürebilir.

 

Go nasıl oynanır?

Oyunda siyah ve beyaz renklerdeki küçük mercek taşlar kullanılır. Oyuna siyah başlar. Sırası gelen oyuncunun, taşını tahtadaki çizgilerin kesişme noktalarına yerleştirmesiyle devam edilir. Bunu yaparken tâbii rakibiniz de kendi alanını oluşturmaya, taşlarınızın nefes noktalarını kapamaya, sizi tutsak edip tahtanın üzerindeki alanını kendi sahasına katmaya çalışır. Bu arada tahtaya konulan taşlar esir alınmadığı müddetçe de oyun sonuna dek ilk konuldukları konumları değiştirilemez. Söylediğiniz sözlerin ya da almış olduğunuz kararların yaşandıkları anlardan taşınamadıkları, değiştirilemeyecek olmaları gibi.

 

Oyun sonundaysa en çok alana sahip olan oyuncu kazanmış , yani karşısındaki kişiye/soruna/şirkete/ülkeye göre üstünlük elde etmiş olur. 19 yatay 19 dikey çizgi bulunan Go tahtasında 361 kesişim noktası vardır. Bu da Çin ay takvimine göre bir yıldaki gün sayısıdır. Tahtanın dört köşesi mevsimleri temsil ederken, ortası gökyüzü, kenarlar yeryüzüdür. Siyahlar gece, beyazlar gündüzün imgesidir. Go oynayın ve karşınızdaki insanı daha iyi tanıyın!

 

Korelilere göre, birisiyle bir el Go oynamak onunla bir yıl yaşamaya eş değerdir. Rakibinizin zorluklar karşısında sakıngan mı saldırgan mı, yoksa hamleleriyle umursamaz ya da azimli mi olduğunu bir Go tahtası üzerinde rahatlıkla anlayabilirsiniz. Yani her ne kadar başta bu oyun bir rekabet savaşı olarak gözükse de, hayata dair anlamlar ve sorulara cevap bulacağınız bir gizdir. Her şeye sahip olmak isteyen o açgözlü yanınız, Go tahtasında size gerçeklerin tanışmamayı ümit ettiğiniz tarafıyla karşılık verebilir. Bunu ünlü bir Go oyuncusu Shi Dingan(1710-1770) in sözleriyle de bağdaştırabiliriz. Der ki, “ Go’ da ağırbaşlılık ve zarafet, entrikalardan üstündür.”

 

Go dingin bir oyundur, söylenmemiş sözlerden çıkan anlamlar, gürültülü konuşmalardan daha anlamlı hale gelir: Çok az kural vardır ve aldığınız nefes&kurallarla ne yapacağınız siz oyunculara kalmıştır. Nefesinizin karmaşaya tutsak olmaması dileğiyle…

 

 

 

 

 

 

Yazar :

Facebookda Paylaş

Diğer Ara Geçiş Konuları