
Bir Masal
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer diye sormayın, eşek bu, düşmüş işte.Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekmedi ve güm!
Hayvancağız saatlerce acı içerisinde kıvranmış, bağırmış (yani kendi dilinde). Ayıptır söylemesi anırmış yani. Eşeğinin sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği, kuyunun dibinde melül mahzun bakıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırmış. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak diye düşünmeye başlamış köylüler. Sonunda karar verilmiş ki kurtarmak için harcanan çaba eşeğe değmeyecek. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atmışlar. Zavallı hayvan, üzerine gelen bu toprakları, her seferinde silkinerek dibe dökmüş. Hikaye bu ya, ayaklarının altına aldığı bu toprak sayesinde her an biraz daha yükseltmiş kendini. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış. Köylülerin ağzı açık bakakalmışlar.
Hayatla bağdaştırılabilir bu hikaye. Hayatın her alanında okulunuzda, işinizde ya da sosyal çevrenizde düşüşler yaşayabilirsiniz. Bu düşüşlerde üzerinize toprak atmak isteyenler olacaktır. Baş etmenin de tek yolu silkinmek ve kurtulmak için adım atmaya çalışmaktır. Eşek gibi kör bir kuyuda olsanız dahi çıkış için bir yol daima vardır. Önemli olan bu gerçeği unutmamak.