Bilimin Gizli ve Gizemli Kahramanı; Nikola TESLA 1 2

cortaid

cortaid flex32.dk

prednisolon og alkohol

prednisolon 5 mg click

benadryl pregnancy nhs

benadryl pregnancy second trimester areta.se

Bilimin Gizli ve Gizemli Kahramanı; Nikola TESLA

Adı Edison veya Alexander Graham Bell kadar bilinmese de 700 patentiyle Nikola TESLA gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, hatta birincisi kabul edilebilir. Sırp asıllı, Hırvatistan doğumlu ve ABD vatandaşı olan bu büyük bilim insanı sayesinde geceleri ışıl ışıl aydınlanan kentlerde yaşıyor; radyo, telsiz, elektrik motorları, uzaktan kontrollü elektrik sistemleri, lazer teknolojisi, florasan lamba ve onun öncülük ettiği daha birçok teknolojiyi günlük hayatımızda kullanıyoruz. Maalesef, bugün pek çok fizikçi ve elektrik mühendisinin bile Nikola TESLA ile ilgili bildikleri tek şey onun soyadının manyetik alan birimi olduğudur.

Hayatı boyunca kendisine ait bir evi olmayan, otellerde yaşayan, hiç evlenmeyen Nikola TESLA (1856-1943), dâhiliğinin yanında ilginç kişiliğiyle hep dikkat çekmiştir. New York’a geldiği 1884 yılından itibaren kaldığı otellerde (özellikle, son dönemlerine kadar uzunca kaldığı New Yorker otelinde) önceden telefonla yemek siparişini verir, takım elbiseli olarak yemek masasına tek başına oturur, üçe bölünebilen rakam takıntısı olduğu için peçete sayısını buna göre ister ve dikkatli bir hijyen kontrolünden sonra yemeğini yerdi. Yaklaşmaktan ve dokunmaktan tiksinmediği tek şey, otel odasında keyifle beslediği güvercinleriydi.

Tesla’nın müthiş bir hafızası vardı. Ürettiği makinelerinin tüm detaylarını önce zihninde oluşturup çalıştırdıktan sonra uygulamaya geçerdi. Fakat bu garip kişiliğine rağmen Tesla, tüm hayatını insanlara bedava elektrik sağlamaya adamış ve tüm insanların teknoloji ürünlerinden eşit bir şekilde faydalanmasını istemiştir. Bilim ve teknoloji alanında, dönemindeki birçok mucidi yenmiş olsa da, finansal alanda hepsine yenik düşmüştür. Özellikle, Thomas Alva Edison (1847- 1931) ile girdiği akımlar savaşında, Tesla’nın alternatif akımı Edison’un doğru akımı karşısında galip geldiği halde zenginliğine zenginlik katan yine Edison olmuştur. Tesla, 1915 yılındaki 40 bin dolarlık Nobel fizik ödülünü Edison’la paylaşmayı reddettiği için Nobel vakfı ödülü W. H. Bragg ve oğlu W. L. Bragg’a verdi.

1884 yılında on altı milyon Avrupalı ve Asyalı birkaç yıl içinde Amerika’ya akın etmişti ve gelmeye de devam ediyordu. Kadın, erkek, hatta çocuk, herkes Amerika’da patlak veren sanayi devrimini besleyen yakıt gibiydi. Tesla, bu yeni gelenlerin fabrikalarda, madenlerde, demiryollarında, limanlarda günde on üç saatlik ezici bir çalışma için köle gibi pazarlandığı Göçmen İş Bulma Kurumuna adımını dahi atmak istemiyordu. Bunun yerine, Edison’un Paris’teki arkadaşı ve şirketinin oradaki şube yöneticisi olan Mr. Batchelor ile bir süre beraber çalışmış ve ondan Edison’a hitaben yazılmış bir tavsiye mektubu almıştı. Tesla, Edison Electric Light Şirketi’nin önündeydi ve elindeki mektubu Edison’a verdikten sonra, keşfettiği döngüsel manyetik alan ilkesi ile çalışan kendi imalatı alternatif akım indüksiyon motorunu anlatmaya koyuldu.

Edison ise sinirlenerek, şu anda Amerika’da doğru akım kullandıklarını ve bu durumdan memnun olduklarını söyledi. Fakat yine de Tesla’ya bir iş verebileceğini söyledi. Günlerdir New York limanına çekilmiş, arızası bir türlü giderilemeyen büyük yolcu gemisi S.S. Oregon’un aydınlatma şebekesindeki dinamoları tamir etmesini ister. Dahi Tesla hemen o gün işe koyulur ve tayfaların da yardımıyla bütün gece soluksuz çalışarak tüm arızaları giderir. Sabah Edison’un karşısına dikildiğinde, Edison hayretler içinde kalır ve ona elli bin dolar karşılığında şirketin tüm dinamolarını yeniden tasarlamasını teklif eder. Bir yıllık büyük bir çalışmadan sonra Tesla, parasını almak üzere Edison’un karşısına çıktığında şu yanıtı alır: “Tesla, senin biz Amerikalıların espri anlayışından haberin yok anlaşılan.” Tesla, icatlarının değerini insanlarda uyandırdığı hayranlık ve onların faydalanabilmesi ile ölçerken, Edison ise kazandırdığı para ile ilişkilendirmekteydi. Tesla, ömrünün sonuna kadar içinde bulunduğu ve beraber iş yaptığı diğer tüm şirketlerle fikir ayrılığı yaşamış, hep aynı aldatılmaya maruz kalmış, patentleri saf dışı edilmeye çalışılmış ve telif hakları ödenmemiştir.

Zamanın Ötesinde Öngörü Yeteneği Merkezi New York’ta bulunan Tesla’yı Anma Derneğinin (Tesla Memorial Society) 2002 yılında birçok dünya liderine gönderdiği mektupta da belirtildiği gibi Tesla, bugün kullandığımız pek çok teknolojinin ya mucidi ya da fikir babasıdır. Onun çalışmaları teknik icatlarla sınırlı kalmayıp, dünya dışı yaşamla iletişim, ışınlanma, zamanda yolculuk gibi birçok teorik çalışmaları da içermekteydi. Einstein’ın izafiyet teorisine karşı, kendisi de dinamik çekim teorisi adını verdiği bir evren modeli üzerinde çalışıyordu. Katıldığı konferanslarda mevcut kablolu telefonların kullanışsız olduğunu bunların yerine taşınabilen telefonlar geliştirilmesi gerektiğini söylüyordu. Uzaktan kontrollü veya robotlar yardımıyla uçan uçaklar üzerinde çalışıyor, yapay yıldırımlar oluşturuyor ve sır gibi sakladığı yeni enerji üretme yöntemleri konusunda çalışmalar yürütüyordu.

Acaba Tesla’nın öngörülerinin daha kaçı ispat edilmeyi bekliyor veya bugün kaçı gerçekleşmiş durumda? Bu konuya, öngörüleri gerçekleşmiş başka iki bilim insanından birer örnek verelim: Ünlü fizikçi Richard Feynman (1918-1988), 1959’da verdiği bir konferansta “There is plenty of room at the bottom” (Aşağıda daha çok yer var) başlıklı bir konuşma yapmıştır. Feynman bu konuşmasında, eğer atom ve molekül büyüklüklerinde imalat yapılabilirse birçok yeni gelişmenin olabileceğini söylemiştir. Ayrıca Feynman konuşmasında bir hayalinden de şöyle söz etmiştir: Bir lisenin öğrencileri bir toplu iğne başına “iyi mi?” yazıp rakip lise öğrencilerine gönderirler, onlar da bunun üzerine toplu iğnenin başı üzerindeki yazının i harflerinden birinin noktasının içine “o kadar da değil!” yazıp geri gönderirler. Günümüzde, nanoteknoloji uygulamalarının ve bilgisayar teknolojisinin geldiği noktaya baktığımızda Feynman’ın hayallerinin çok ötesine geçildiğini görmekteyiz. Kuantum fiziğinin kurucularından Paul Adrien Maurice Dirac (1902-1984), 1933 yılında Nobel fizik ödülü almasını sağlayan Dirac denklemini yazdığında anti maddeden bahsetmişti. Daha sonraki yıllarda anti madde ile ilgili pek çok küçük kanıt geldi. En büyük kanıt ise geçtiğimiz günlerde CERN parçacık araştırma laboratuarından geldi. CERN, 5 Haziran 2011 tarihinde resmi internet sayfasından verdiği haberinde, anti hidrojen atomlarının yaklaşık 16 dakika boyunca kararlı olarak elde edildiğini duyurdu.

Tesla’dan Tavsiyeler

Nikola Tesla’nın 20. yüzyılın başlarında, kablosuz elektrik enerjisi iletme ile ilgili Amerika Patent Ofisinden aldığı birçok patenti vardır. Tesla iyonosfer ile ilgili çok ciddi araştırmalar yapmış ve bu amaçla, 1901 ile 1917 yılları arasında Shoreham, Long Island’da, ilk radyo yayın merkezi ve kablosuz elektrik taşıma merkezi olan Wardenclyffe Kulesini (Tesla Kulesi) inşa etmiştir. Fakat bu proje hiçbir kurum tarafından desteklenmemiş ve Tesla Kulesindeki çalışmalar sona erdirilmiştir. Belki de proje devam etseydi, bugün dünya daha ucuz ve verimli elektrik üretiyor olabilecekti. Aslında günümüzde bu konu ile ilgili ilginç gelişmeler var. Sanki birileri Tesla’nın kablosuz elektrik iletme projesini yeniden hatırlar gibi. Ünlü İngiliz gazetesi Daily Mail’in 27 Mayıs 2011 tarihli haberine göre, güneş panellerini Ay’ın yüzeyine robotlarla yerleştirmeyi planlayan Japonlar bu şekilde dünyaya 13.000 tera watt enerji sağlamayı düşünüyor. Bu sayede, güneş enerjisi lazer ve mikrodalgaya dönüştürülüp dünyaya iletilerek enerji elde edilecek. Ayı güneş panelleri ile kaplayacak olan Japonlar bu şekilde tüm dünyaya enerji sağlamayı planlıyor. Zira hatırlanacağı üzere, 11 Mart 2011’de Japonya’da büyük tsunami felaketi yaşanmış ve olumsuz etkileri henüz devam etmekte olan Fukuşima Nükleer Santrali kazaları olmuştu. Üstelik o tarihten sonra dünyanın birçok ülkesi Nükleer enerji yoluyla elektrik üretimi konusunda frene basmış, daha güvenli, ucuz ve çevreci elektrik enerji üretim yöntemlerini gündemine almıştır. Japonların planladığı böyle bir kablosuz elektrik iletiminin Tesla’yı hatırlatması, bilim ve insanlık adına sevindirici bir olay.

Tesla her ne kadar 150 yıl yaşayacağına inansa da, 1943’te otel odasında, kabul ettiği bazı bilim madalyaları ve güvercinleri ile birlikte, beş parasız bir şekilde hayata gözlerini kapatmıştır. Bilim çevrelerindeki bir rivayete göre, o dönemki yakın dostlarına öldüğünde mezar taşına “Şimdi Mutlu” yazılmasını istemiştir. Tesla’nın çalışmalarını yakından izleyen FBI, ölümünden sonra onun bütün araştırma notlarına ve yayımlanmamış makalelerine el koydu. Bugün dünya çapında Tesla anısına kurulmuş pek çok dernek ve vakıf bulunmaktadır. Bu kuruluşların amacı, Tesla’nın yaşamı sırasında hak ettiği halde bulamadığı ilgiyi, günümüzde tüm dünyaya hatırlatmak, geç olsa da hakkını teslim etmektir. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler tarafından Tesla’nın doğum günü olan 10 Temmuz, bütün milletler ve dinler arasında bilim, uzay araştırmaları, ilerleme ve kardeşlik günü anlamında “Nikola Tesla Günü” olarak kutlanmaktadır.

Umarız bu yazı, okuyucuların zihninde olumlu etkiler bırakarak Nikola TESLA’nın bilim tarihinde hak ettiği yerin pekişmesine katkıda bulunur.

Yazar : Niyazi YÜKÇÜ

Facebookda Paylaş

Diğer Marka Konuları