.jpg)
pregnancy due date calculator
pregnancy
calculator serevent asthma-related death
serevent asthma sprayserevent generic name
online
Burç Yorumunuzu Merak Ediyor Musunuz?
Astrolojiye Karşı Bilimsel Kanıtlar
Gezegen ve yıldızların devinimlerine bakarak geleceğe ilişkin öngörülerde bulunan Astrolojinin, binlerce yıllık bir geçmişi var. Yaşadığımız yüzyılda, Dünya nüfusunun büyük bir kısmı astrolojiye inanıyor ve yakından takip ediyor. Hemen hemen tüm gazetelerin günlük astrolojik fal sütunları var. Astroloji milyarlarca dolarlık dev bir sektör durumunda. Bu makalede, Astrolojinin evreni sabit bir değişmez olarak değerlendirdiği, fakat gerçekte evrende her olgunun ve hareketin değişim içinde olduğu bilimsel kanıtlarıyla açıklanmıştır. Astrolojinin çıkış noktaları ve tarihsel gelişim süreçleri verilerek astrologların bilimsel olmayan bilgilerle insanları nasıl kandırdığı, tüm kişilikleri nasıl 12’ye indirgedikleri, maddi ve manevi açıdan nasıl sömürdükleri, ötekileştirdikleri anlatılmıştır. Ayrıca, astrolojinin sığındığı limanlar, bilimsel kanunlar yardımıyla tek tek yıkılmıştır.
Astrolojiye Karşı Bildiri
Öncelikle, astrolojinin çürütüldüğünü, bilim olmadığını, insanlığı yanıltan büyük bir aldatmaca olduğunu beyan eden bir bildiriyi sunarak başlayalım. Bu bildiri, 2009 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından Türkçeye çevrilerek basılan "Astroloji Çürütüldü" isimli kitapta yayımlanan ve 19 tanesi Nobel ödüllü olmak üzere toplam 192 bilim insanının imzasının bulunduğu Astrolojiye karşı bilimsel çıkış isimli bölümden alınmıştır. Bahsi geçen bu bildirinin bir kısmı:
“Değişik bilimsel alanlarda çalışan bilim insanları astrolojinin dünyada artan yaygınlığından kaygı duyuyor. Aşağıda imzası bulunan biz gök bilimciler, astrofizikçiler ve diğer alanların bilim insanları, kamuyu, astrologların özel veya basın yayın aracılığıyla verdikleri salıkları ve öngörüleri sorgulamadan onamamaları konusunda uyarmak istiyoruz. Astrolojiye inanmak isteyenler, astrolojik öğretilerin hiçbirinin bilimsel temelinin olmadığını bilmelidirler. Doğum anında gezegen ve yıldızların uyguladığı kuvvetlerin geleceğimizi yönlendireceğini sanmak basit bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Uzak gök cisimlerinin konumlarının, belli günleri veya dönemleri, belli işleri yapmak için uygun kıldığı veya belli işaretler altında doğmuş olmanın, o kişiyi diğer kişilerle uyumlu veya uyumsuz kılacağı da doğru değildir. Artık astroloji şarlatanlarının aldatıcı savlarına şiddetle ve dolaysız olarak karşı çıkma zamanının geldiğine inanıyoruz. Şurası açıkça bilinmelidir ki, astrolojiye inanmaya devam eden kişiler, bunu,inançlarının bilimsel temelinin olmadığını ve aslında astrolojiye karşı güçlü kanıtların olduğunu bile bile sürdürüyorlar demektir.”
Astroloji Tarihi
Genellikle birçok kişi Astronomi (Gökbilimi) ve Astroloji (Yıldız Falcılığı) kelimelerini karıştırmaktadır. Fakat görüldüğü üzere ikisi de çok farklı iki kavram. Ayrıca, Astronom gökbilimci demek iken, Astrolog ise yıldızlardan haber veren (Eski Yunanca’da) anlamındadır. Astrolojinin başlangıç süreci M.Ö. 2500 yıllarında Babil uygarlığına kadar gider. Eski çağlardaki krallar, astrologları yanlarında güvence altına aldılar ve onlardan halkın krallarına bağlılığını arttırmak, buyruklarına itaat etmek için salıklar vermelerini, tehdit edici kehanetlerde bulunmalarını istemişlerdir. M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda Yunan uygarlığına gelen astroloji, burada gelişmekte olan evren modellerine girmeye başladı. M. Ö. 2. yüzyılda yaşamış olan Batlamyus’un (Claudius Ptolemy) yazdığı dört ciltlik “TETRABIBLOS” ilk astroloji kitabıdır ve günümüz astrolojisinin temellerini oluşturmaktadır.
Zodyak (Burçlar Kuşağı) Takımyıldızları
Takımyıldız, gökyüzünün bölündüğü 88 alandan her birine verilen isimdir. Güneşin göründüğü Zodyak (burçlar kuşağı) üzerinde gerçekte 12 değil 13 takımyıldızı vardır (Tablo 1). Güneşin burçlara karşı olan durumunun değişmesi yüzünden, bugün burçlardan hiçbiri kendi adıyla anılan bölgede bulunmamaktadır. Ancak, ne ilginçtir ki bugün astrologlar, halen Batlamyus’tan kalan verileri kullanmaktadırlar.
Astrologların (Yıldız Falcılarının) Büyü Yöntemleri
Astrologların “benzerlikler yasası” olarak adlandırdıkları “denk gelme ilkesi” tüm büyülerin ardındaki temel varsayımdır. Örneğin, ilkel insanlar için MARS’ın kızıl görünümü, kan, savaş ve saldırganlık simgesiydi. Demiri de savaşlarda kullanırlardı. Böylece, demir, MARS, savaş tanrısı, kırmızı renk arsında canlarının istediği gibi ilişki kurdular. Bu durumda, bir kişi doğduğunda gökyüzünde MARS varsa, astrologlar bu kişinin saldırgan, sabırsız ve savaşçı olacağını söylediler. Astrologlar, müşterilerinden bilinçli veya bilinçsiz ipuçları alırlar ve burcunun sözde özelliklerine kanmış müşterilerine parayla salıklar vermeye başlarlar. Astrologlar, müşterilerinin beklenti, korku ve hassas noktalarını ustalıkla kullanırlar. Astroloğun verdiği herhangi bir salık, kafa karışıklığı içindeki bir müşterinin fikirlerinden iyidir.
Bilimin Astrolojiye Verdiği Dersler ve Sonuç
Galileo’nun gözlemlerini Kepler yasaları, Newton’un çekim yasası, gelişen genetik bilimi takip etti ve insanların kişiliğini “Gezegenlerin mistik etkisinin ve doğa üstü güçler” değil genlerin, sosyolojik-psikolojik etkiler ve diğer çevresel etkilerin belirlediği bulundu. Modern bilim, evrenin sadece sezgilerle anlaşılamayacak kadar karmaşık ve büyük olduğunu göstermiştir (kara delikler, süpernovalar, kuantum mekaniksel sistemler). Güneş ve Ay’ın yeryüzünde elbette etkileri var. Hayvanlar göçlerini buna göre düzenliyor, bitkiler buna göre yaprak açıyor, mevsimler oluşuyor. Örneğin, Güneş’ten gelen yüklü parçacıklar, Dünya’nın manyetik alanı ile etkileşerek Auroralar (Kuzey ışıkları) oluşturur. Ama bunların astroloji ile hiçbir ilgisi yoktur.
Nasıl olur da gezegen ve yıldızlar konumlarını değiştirdiği halde, Dünya’daki insanlara sabit karakterler yükler? Bundan 10 bin yıl önce veya 1 milyon yıl önce gökyüzü, bugün gördüğümüz gibi değildi. Gelecekte de aynı olmayacak. Bilim, değişim üzerine kuruludur. Fakat astroloji ve her türlü dogma değişmezler üzerine kuruludur. Mesela aynı saatlerde, 1 Ocak 1180’de doğan birisiyle, 1 Ocak 1980’de doğan birisi için gözlenen gökyüzü hiçbir şekilde aynı değildir. Fakat astroloji bu iki insanı da aynı kişilikli olarak kabul etmektedir. Güneş sistemi, Samanyolu Gökada merkezine 30 bin ışık yılı uzakta, saniyede 250 km yol alıyor, Gökada etrafındaki bir turunu 225 milyon yılda tamamlıyor. Bu seyahat sırasında hiçbir olay aynı şekilde tekrar etmez. Örneğin, 12.000 yıl sonra kutup yıldızımız Polaris değil Vega yıldızı olacak.
Kürelerin Uyumu: Eski yunandan beri gelen inanış (Batlamyus’ta kabul etmişti). Bu inanışa göre, tüm evren bitişik kürelerden oluşuyor ve bu bütün boşluklar (örneğin Dünya ve Güneş arası) aether denilen bir madde ile dolu. Astrolojinin temelini de bu kural oluşturmaktadır. Yunanlıların ortaya attığı ve “kürelerin uyumu” kuralını besleyen 2000 yıllık aether’in olmadığı, Michelson–Morley deneyi ile ispat edilmiştir. Michelson–Morley deneyi, fizik tarihinin en önemli ve ünlü deneylerinden biridir. 1887'de Albert Michelson ve Edward Morley tarafından Case Western Reserve University'de yapılan deney genel olarak aether teorisine karşı en büyük kanıttır. Albert Michelson özellikle bu çalışması için 1907'de Nobel Fizik Ödülü'nü aldı.
11 Temmuz 1991 günü, 2132 yılına dek göreceğimiz en uzun süreli tam güneş tutulmasına tanık olduk. Milyonlarca kişi kısa bir süre karanlıkta kaldı. Fakat, aynı karanlık astrologların büyük bir yanlışlığını aydınlığa çıkardı. 11 Temmuz 1991 günü, Güneş, Yengeç takımyıldızında değil İkizler takımyıldızındaydı. 11 Temmuz 1991 günü, aslında karanlık Astrolojinin üstüne çökmüştü
Aşağıdaki tabloda (Tablo 2), örnek olarak, bir bebeğin (3.4 kg’lık) doğum anında, tabloda verilen gök cisimleri (13 Ekim 2011’deki uzaklıklar dikkate alınarak) ve başka nesnelerle bebek arasında oluşacak olası kütle çekim kuvvetinin yaklaşık değerleri Newton(N) cinsinden verilmektedir. Tablo 2’ deki Proxima Centauri Yıldızı Güneş’ten sonra en yakın yıldız ve yaklaşık 4,2 ışık yılı uzakta. Oysaki Zodyak (Burçlar) takımyıldızındaki yıldızlar yüzlerce ışık yılı uzakta ve onların kütle çekim etkileri Proxima etkisinden çok çok daha düşüktür. Ayrıca Tablo 2’den görüldüğü gibi bir bebeğin doğum anında, Proxima yıldızının bebeğe uyguladığı kütle çekim etkisi, yaklaşık yarım metre uzaktan geçen karasineğin oluşturduğu kütle çekim etkisiyle aynı. Yine, tablodan görüldüğü üzere, bir bebeğin doğduğu anda doğuma yardım eden yaklaşık 1 metre uzaktaki, 80 kg’lık bir Doktorun uyguladığı kütle çekim kuvveti Mars’ın uyguladığı kuvvetten 10 kat daha büyüktür. Yani bu durumda, bebek Doktor burcu mu olur? Yoksa sinek burcu mu? Sonuç olarak Tablo 2 değerlerinden de anlaşıldığı gibi uzak gök cisimlerinin yeni doğan bir bebeğe etkisi, dünyanın doğal etkisinden milyonlarca kat daha düşüktür.
Eğer insanlar, astrolojinin dediği gibi sadece kendilerine yüklenen 12 kişiliği taşısaydı, Dünya çok sıkıcı bir yer olurdu. Örneğin, oğlaklar yalnızca inatçı, koçlar hantal ve ikizler kararsız olsaydı? Dolaysısıyla, insanın parmak izi gibi kişiliği de kendine özgüdür ve dünyadaki insan sayısı kadar kişilik sayısı vardır. Astrolojiye hoş bir eğlence gözüyle de bakılamaz. Zira, astroloji insanları ötekileştirerek aralarına duvarlar örmektedir. Astrolojinin saçma sapan dizgesine inanan insanlar, daha karşısındaki kişiyi tanımadan burçlarımız uyuşmuyor diyerek dostluğuna kabul etmiyor, konuşmuyor, aynı mekânda bulunmuyor veya evlenmiyor bile.
Astrologlar altılıyı tutturarak veya sayısal çekiliş sonucunu bilerek para kazanamasalar da, zengin müşterileri için oluşturdukları gökyüzü haritalarıyla büyük paralar kazanıyorlar. Eğer gökyüzü okunarak gelecekten haber verilebilseydi, o zaman ömürlerinin büyük bir kısmını teleskoplarla gökyüzünü inceleyen Gökbilimciler köşeyi dönerdi. Ama ne yazık ki durum tam tersi ve hiçbir bilim disiplini almamış, bilim etiğinden habersiz olan yıldız falcıları daha çok kazanıyor.
Yaşamın tüm tercih ve özgürlükleri, bir astroloğun ellerine bırakılamayacak kadar değerlidir.