naltrexone vs naloxone mechanism of action
difference between naltrexone and naloxone
website Sosyal Medya Depremi (!)
Günümüzde birçok önemli marka, yeni müşteri edinmek, müşterilerine ulaşmak ve saygınlık kazanarak müşteri yönetimi konusunda gelişmek için ‘Sosyal Medya’dan faydalanmakta. Bazı firmalar, yeni pazarlama stratejilerini gerçekten özümseyerek bu faaliyetleri bilinçli olarak yürütürken, bazı firmaların ’Sosyal Medya’da markaları hakkında çıkan yazılara kurumsal olmayan bir yaklaşım sergilediklerini gözlemlemekteyiz. Bütün bunların yanında birçok firma hala ‘Sosyal Medya’ kavramından haberdar bile değil.
Benzer sektörlerin işlerini izleyebilmek, blogları takip etmek, ortaya çıkan fikir ve görüşleri dikkate alarak ürün ve hizmet kalitesini geliştirebilmek şirketlere rekabet avantajı kazandıracaktır. Bunun bir sonraki adımı olan sosyal medyada yer edinmek, söz söyleyebilmekse; bir marka için yapılmış olumsuz eleştirileri olumluya çevirmenin, kötü imajı değiştirebilmenin ya da yepyeni bir imaj yaratmanın, en önemlisi bilinirliği artırmanın başlangıcı olacaktır.
‘Sosyal Medya’; kolay ulaşılabilir ve tarafsız olması nedeniyle bu kadar hızlı yayılıp önemli bir noktaya gelebilmişken; diğer taraftan ‘kontrolsüz’, ‘özgür’ ve ‘sınırsız’ doğası, güven odağını zaman zaman sarsabilmektedir.
Bu yüzden bu platformları yönlendirmek için uğraşmak ya da karalama kampanyaları yürütmeye çalışmak olumsuz bir tecrübeye dönüşebileceğinden, kendi markanı yönetmek çok daha önemli bir hale geliyor. Aksi halde bu tecrübe sosyal medyanın gücüyle markanın, onarımı güç yaralar almasına neden olabilmektedir.
Microsoft 2011 yaz aylarında Microsoft Office 365 e-posta servisini tanıtırken, Gmail'in zayıflıklarını anlattı. Bu da sosyal medyada önemsiz bulundu. Markanın kendi ürününü tanıtmayıp, rakibinin zayıflıklarına dikkat çekmesi, sosyal medyada "küçüklük" olarak yargılandı. Sonuçta sosyal medyadaki yorumların sadece yüzde 6'sı Office 365 hakkında olurken, yüzde 40'ı marka hakkındaki negatif yorumlardan oluştu.
Bir diğer sorun da ortaya çıkabilecek sosyal medya krizleri. Buna en yakın örneği; Van depreminin ardından yanlış strateji ve kriz yönetimi konusundaki başarısızlığıyla Onur Air olarak gösterebiliriz. Sosyal medyanın en ufak bir hatayı bile affetmediğini, yanlış yaklaşımların çok çabuk yayılabileceğini kötü bir deneyimle yaşadılar. Sonuçta zarar gören marka değerleri oldu.
Şirketlerin sosyal medya platformuna adım atmadan önce ihtiyaçlarını, kaynaklarını, hedeflerini ve kampanyalarını iyi belirlemesi, bu doğrultuda doğru bir strateji geliştirmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle bu konuyla ilgili şirket içinde uzman bir departman bulunmuyorsa, dijital PR konusunda uzman bir ajanstan destek alınması gerekmektedir. Bu süreç içerisinde firmanın; hedeflerini, amaçlarını, becerilerini tartması, ilgili departman oluşturulana kadar sosyal medyayı ‘sadece takip ederek’ bu platform ve rekabet ortamı konusunda daha verimli bilgiler edinmesi daha faydalı olacaktır.
Sosyal medyada amaç öncelikli olarak satışın artması değil, interaktif ortamda müşteri ilişkileri deneyimi edinmek olmalıdır.